4 Eylül 2022 Pazar

Güneşten Erken


                                                                                                                                                           Işınla beni spak



Ne zaman biri gitse apansız 

Sen de onunla beraber gidiyorsun 

Adımların yankılanıyor duvarlarımda

Suskunluk bir gece şimdi

Usul usul dökülen bir ay misali 

Ağlayamayacak kadar yorgun ruhum

Yine bana omuz olur musun 

Yoksa 

Bir görünüp bir kaybolur musun

Gitmek için gelmiyordun oysa 

Gelmek için gidiyordun

İnandığım yerden sararır ruhum

Anla artık ben hep Eylül'üm 

Her son bahar sana dökülürüm

Yaz ortasında gündüzüm 

Gidenlere değil bu hüzün 

Sana benzemelerine küskünüm

Baktığımda gördüğüm 

İllüzyondan ibaret bir kördüğüm

Her bir ilmek sana çıkıyormuşçasına

Gökyüzü yeşile çalarcasına 

Çiçeklenecek yeryüzü 

Atlatırsam bu güzü 

Bu defa kendi ezgini çal 

Aydınlansın yeryüzü 

Sen bana bakma 

Ruhum karanlığın aynasıdır sanma 

Pencerelerim hep açıktır 

Güneşli günlerden yanadır

Üstada saygım sonsuz 

Bu dizeden ona selam olsun 

Nazım Hikmet'in çocuklarıyız

İnanmak boynumuzun borcu

Sarının da gök kuşağında hakkı var 

Söyle doğmasın bahar 

Ağlamasın ağaçlar 

Kalbimde minik bir kuşun 

Göğsünde kafesi var 

Ondan bu yabanlık 

Yanıverecekmiş gibi anlık 

Ateşlerde boğulmadan 

Artık çok geç olmadan 

Kahvenin hatırı dolmadan 

Sabır denizi suları çekmeden 

Gitme kal henüz erken

Eşlik etme derinden 

Usul usul yaşa derken 

Çağıl Çağıl taş göğsümden

Bu yaz güneşten erken 

Sabahlarıma doğ aniden

Salkım saçak sen olsun odam 

Kitaplar ismini sayıklarken 

Varlığınla son ver kelimelere

Yel değirmenlerinden hallice 

Kendince savaş ver bir  gece 

Tüm mümkünsüzlüklerin içinden

Sıyır kendini gizlice

Fiksasyon*

  Yorgun kelimeler biriktiriyorum gözyaşlarım içinde Bir yağmur damlasının bulutundan ayrılışını düşünüyorum Git gide hafifleyişi ve azalara...