Yorgun kelimeler biriktiriyorum gözyaşlarım içinde
Bir yağmur damlasının bulutundan ayrılışını düşünüyorum
Git gide hafifleyişi ve azalarak yok oluşu...
Kasvetli bir gün doğuyor uzaklarda
Kaldırımlar gri, sokaklar ıslak
Ağaçlar ıssız çiçekler toprağa küskün
baykuşlar da terk etmiş ormanı
Sırılsıklam bir yalnızlık almış şehri
Bütün sokakların adı hüzün
Ne bir ayak sesi ne bir kuş cıvıltısı
Yalnız zamanın tersine işleyen tıkırtısı
Freud bile göremezdi böyle fiksasyon
Tek düze caddeler başıboş evler
Kırık çerçevelerde yitiksiz anılar
Muhattabı olmayan mektuplar kadar varoluşsal sancılar
Geceleri yalnız gölgeler gezer
Karanlığa alışan gözler birbirini seçer
Tek bir sokak denize çıkartır
Kıyılarda ölgün balıklar ve korsan ağları
ne bir gemi vardır ne de tayfası
terk edilmiş bir şehrin sessiz fısıltısı
kara kediler de gölgelere karışır
burada sessizlik tüm çığlıkların örtüsüdür.
Ne kadar bağırmak isterse o kadar susar
İllegal bir şehrin son tınısı.