#şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
#şiir etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Şubat 2023 Pazartesi

Fiksasyon*

 



Yorgun kelimeler biriktiriyorum gözyaşlarım içinde

Bir yağmur damlasının bulutundan ayrılışını düşünüyorum

Git gide hafifleyişi ve azalarak yok oluşu...

Kasvetli bir gün doğuyor uzaklarda

Kaldırımlar gri, sokaklar ıslak

Ağaçlar ıssız çiçekler toprağa küskün

baykuşlar da terk etmiş ormanı

Sırılsıklam bir yalnızlık almış şehri 

Bütün sokakların adı hüzün

Ne bir ayak sesi ne bir kuş cıvıltısı

Yalnız zamanın tersine işleyen tıkırtısı

Freud bile göremezdi böyle fiksasyon

Tek düze caddeler başıboş evler

Kırık çerçevelerde  yitiksiz anılar 

Muhattabı olmayan mektuplar kadar varoluşsal sancılar

Geceleri yalnız gölgeler gezer

Karanlığa alışan gözler birbirini seçer

Tek bir sokak denize çıkartır

Kıyılarda ölgün balıklar ve korsan ağları

ne bir gemi vardır ne de tayfası

terk edilmiş bir şehrin sessiz fısıltısı

kara kediler de gölgelere karışır 

burada sessizlik tüm çığlıkların örtüsüdür.

Ne kadar bağırmak isterse o kadar susar

İllegal bir şehrin son tınısı.







14 Mart 2022 Pazartesi

Şiir'sen

 

                                                              
                                                                                                             Işınla beni Spak butonu
Azalarak yaşıyorsun içimde 

Yani öyle yoksun ki çoğalıyorsun git gide 

Çağıl Çağıl akan bir ırmak oluyorsun 

Göz bebeklerimden usulca süzülüyorsun

Yokluğun yarışamıyor hatıralarınla 

Ölümüne yarışan atlar nasılsa hani 

Dipdiri kalıyorsun her şeyin sonunda 

Göze almaktır her başlangıç bitişi 

Yan yana olmanın kaçınılmaz sonu 

Adımların usulca terk ediyor bu yorgun şehri

Her adımında bir orman yanıyor alevsiz 

Külleri gökyüzüne karışıyor 

Bulutlar sessizliğine yağmur oluyor 

Hüznümü yıkıyor 

Giderek çoğalıyorsun içimde 

Gökyüzü adımlarının altında eziliyor 

Renksiz bir su birikintisinde ölüyor balıklarım

Kıyılara vuruyor ölgün sevdalar 

Bir limanım vardı onu da yakıyorum

Aşk sen ve gülüşünün rengini katmıyorum

Sensiz bir varoluşta kelimeler arıyorum

Yalın ayak ıslak sokaklarda dolaşıyorum

Şarap kızılı bir hüzün batıyor ufukta 

Ellerini bulamıyorum yırtık ceplerimde

Bir sanrıdan ibaret virane şehirde 

Aklımı kuşlara emanet ediyorum 

Rengarenk balonlar ve gökkuşakları var biliyorum 

Sen geldiğinde havalanır gökyüzü boyanır 

Bir ayrılık türküsü tutturmuş meczup oyalanır

Kahpe bir avcı balonlarımı patlatır

Her şey olması gerektiği gibi olumlanır

Bir zamanlar gözlerinde yorgun denizler talihsiz balıkçılar vardı 

Sokaklarım hep sana çıkardı 

Dik yokuşlar,kar ve soğuk durduramazdı 

Senin bir yalnızlığın vardı beni de al istediğim

Issız sokaklarında güvercinler uçardı

Senin bir sıcaklığın vardı 

Bu kuzey şehrini sarar, karları eritirdi

Varoluşsal sancılarım dinerdi 

Erik ağaçları çiçek açar gövdesinde bir sevgiyi büyütürdü 

Sanaydı dallanıp budaklanmaları 

Kalbimin en güneyinde bir şehirdi ki 

Kim adımını atsa hep sana meftun

Çıkmazlar senin adınla anılır 

Zamanı bölüştüğümüz her bağlam 

Yorgun anılar müzesidir şimdi 

Çok yakında ama arası uçurum 

Antik acılar biriktirir ruhum 

Can kırıkları yağar gökyüzünden 

Kalbim soluksuz kalmış bir kuş sesinden

Ne kadar kanat çırpsa da ulaşamaz artık sana 

Bir girdap ki mıhlanmış kalmış burada 

Hangi yöne gitsem hatıraların çarpar 

Ağlayan bir çocuk var içimde 

Bulamıyorum sesi boğulur kendi içinde 

Pulsuz mektuplar yollarım sana

Geri geri gider adımlarım 

Belki bir tren garında sana rastlarım 

Yollara vurgundur kaderim 

Gel hadi beni durdur 

Zehir oklarını sevginle savuştur

Nefretin prangasında kaldıysa ruhun

Düşlerimde hep sana sokulurum

Düğümleri çözemez titrek ellerim 

Bir çocuğun kalbiyle severdim seni 

Ondan bu çömezliğim 

Saatler tersine işler bu virane şehirde 

Terk edişler geceleri izler 

Olmak artık çok güç bir eylem

Ellerini versen de hafiflesem

Hiç bitmeyen bir şiir'sen

Yarım bırakmak elzem

21 Şubat 2021 Pazar

Dünden fazla yarından eksik




Venus and Mars , BOTTICELLI                                                                      Işınla beni spak


                                                    
Alışılmış laflar edemem sana                                                                                                                                  

kedilerden bahsederim bir gece vakti 

Yalnız sokakta kırmızı battaniyeli 

Denize dökülen yollar misali 

Gözlerine koşarım yalın ayak 

Bir yıldız kayar üstümüzde 

Unuturuz  Dilek tutmayı ikimizde

Soluksuz anlar savrulur üstümüze 

Bir karanfil toprağı deler 

Trenler gelir trenler gider 

Yollar bakışlarında uzar 

Ellerim ceketinde hayata tutunur 

Bir küçük kız gözlerinde kaybolur 

Anısı kalır eski yaraların 

İzleri parmak uçlarımda 

Nereye dokunsam bulaşacakmış gibi korkutur 

Kara bir kelebek göğsümde çırpınır 

Ece Ayhan şiire burada dahil olur 

Dinleyin abiler 

Kara Kanatları güvelenmiş 

Yıllar var ki uçmayı unutmuş 

Sen dokunmaya cüret etmişsin o korkmuş 

Eski kabuslar kozasında duruyormuş 

Parmak uçlarımdan öpersen bir gün 

Yara bandı anlamını yitirir 

Bu veba yeryüzünden silinir 

Olur da seversen usulca 

Denizi seyreder gibi telaşsız 

Yalnızlık yeni bir anlam kazanır 

İşte o zaman anlarım 

Yarım da bir tamdır 

Yarından umut vardır 

İşte o zamana kadar canım

Ben savrulup gitmeye razıyım 

Olur da rüzgarım senin kıyıların da eserse 

Dalgaları dinle yorgun yüreğinde 

Gök yüzünde ara beni



23 Eylül 2020 Çarşamba

Eski 23'lükler

 
THE BIRTH OF VENUS , SANDRO BOTTICELLİ                       malum buton                

Öksüz bir sevdayı büyütüyorum 

Birlikte gittiğimiz yerlere tek başıma gidiyorum 

Onlar da en az benim kadar sessizler 

Neden sonra canım sıkılıyor 

Kuş vurmak istiyorum Ülkü Tamerle 

Gece kuşları buna dahil değil 

Zaman usulca çekiliyor aradan 

Aramızda yollar aramızda yıllar aramızda koca bir sis 

Sonbahar hissiz 

Ceplerin  olmadan ellerim  kimliksiz 

Gülüşüne yaprak döken ağaçlar 

da şimdi kimsesiz 

Yokluğuna soyunmuş gibi sessiz 

Seni yaşıyor bu kent sensiz 

Attığım her adımda hatıraların dolaşıyor ayaklarıma 

işte böyle zamanlarda sevgilim

Kımıltısız bekliyorum 

Geçmemiş bir zamanda sana uzanıyorum 

İşte oradasın tam karşımda ve 18 yaşında 

Umutların heyecanların ve aşkınla 

Hiç gitmemiş gibi yanımdasın 

Kollarımı uzatmaya kalmadan dağılıyor hatıran 

Geçmemiş bir zamanda sen yok oluyorsun 

İşte buradayım mimar sinan parkında ve 20 yaşında 

İkimizin bankında ama tek başıma 

Yokluğunda batırıyorum güneşi 

Ve bir gün daha sensiz 

Bir gün daha kimsesiz.

4 Eylül 2020 Cuma

Büyük Terazi

    

   



Creation of Eve , Michelangelo                              Malum Buton


   Herkesi sana benzetiyorum 

   Hiç kimse sana benzemezken üstelik

   Köşe başında rastlaşmayalım ne olur 

   İhtimalin bile ansızın bi intihar 

   Pieta’nın çaresizliği kollarımda

   Yüküm kendimden ağır 


   Bozuk bir terazidir yüreğim 

   Hep sen tarafı ağır basar


   Kayboluyorum olmadığın yerlerde 

   Korkuyorum bazen 

   Sarılacağım diye sen diye bir yabancıya 

   Yani ki kimse benzemesin sana 

   Senli sanrılar rüyalarıma karışsın 


   Bozuk bir terazidir yüreğim 

   Hep sen tarafı ağır basar 


   Oradasın ama uzanamıyorum sana 

   Yetmiyor yensiz kollarım sana ulaşmaya

   Avuç içlerim yüzüne hasret

   Dokunsam paramparça olacağım elzem 

   Zerrelerimden yeni aşklar doğacak 

   Onlar da yarım kalacaklar 

   2 kere 2 kadar elzem 


   Bozuk bir terazidir yüreğim 

   Hep sen tarafı ağır basar 


   Yüreğim yetişmiyor yüreğine 

   Yani ki yetişse tutuşuverecek sersem 

   Bu kıvılcımlar ki ihtimalinin esiri 

   Ancak gelişin hürriyete kavuşturur bu Alevi 


   Bozuk bir terazidir yüreğim 

   Hep sen tarafı ağır basar 


   Uzaklara koşasım gelir aniden 

   Hani ellerini versen de kaçırsak otobüsleri 

   Duraklar yalnız kalmasa 

   Temenyerinde öksüz bıraktığımız o bank 

   Burjuva anıtı olmasaydı 

   Sonbaharda üşümezdi kuşlar 

   Yani ki pencerene konsunlar 


   Bozuk bir terazidir yüreğim 

   Hep sen tarafı ağır basar 


   Seni anlattığım o kuzey yıldızı 

   Üstünü örtsün bu gece 

   Dolunay saçlarına karışırsa 

   Bir gece ansızın beni hatırla

Fiksasyon*

  Yorgun kelimeler biriktiriyorum gözyaşlarım içinde Bir yağmur damlasının bulutundan ayrılışını düşünüyorum Git gide hafifleyişi ve azalara...